Last Updated on 25 Kasım 2023 by Turizm GünlüğüCezayir, başkenti ile aynı isme sahip bir ülke. Enteresan olduğu kesin. Nereden geldiğini duymuş muydunuz peki? Cezayir Gezi RehberiKıyı Adalarından Doğan İsim: Cezayir ve Başkenti Algier – Barbaros Hayrettin Paşa’nın Tarihi SeçimiBu aynı isim durumu aslında bizim dilimizde bu şekilde. Literatürde ülkenin ismi Fransızca kökeniyle “Algeria”, başkentin adı ise “Algier”. Ama biz kendimizi yormamış ve her ikisine da Cezayir deyip geçmişiz. 1525 yılında Barbaros Hayrettin Paşa, şehrin kıyısında bulunan adalardan esinlenerek, şehrin adını Arapça “adalar” anlamında olan “Al-Jazāʾir” koymuş ve ardından tüm ülkeye bu şekilde hitap etmiş.Osmanlı’nın Batı Sınırı: Cezayir – 300 Yıllık Miras ve Kültürel EtkileşimCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih DaşgınBarbaros Hayrettin Paşa yani Osmanlı Devleti mi? Evet hem de 300 yıl bu topraklarda hüküm sürmüş Osmanlı Devleti. Demek atalarımız şu an İstanbul’dan uçakla 3buçuk saatte gidilebilen Cezayir’e gidebilmiş öyle mi? Gidebilmiş, doğru. Hatta Osmanlı Devleti’nin Dünya üzerindeki en batı toprağı yapmışlar Cezayir’i. Az değil 300 yıl sahip olunan bu toprakların mimarisinde, kültüründe, en çok da mutfağında bırakılan izler hemen göze çarpmakta. Ancak daha çok Arap-Fransız sentezinin akıllarınızda yer edeceğini söylemek zorundayım. Neden bu zorunluluk derseniz, ülkenin tarihi bunu birazdan size söyleyecek.Cezayir’in Erken Dönemi: Arap, Berberi ve Bedevi Topluluklarının Uzun Süreli Barışı ve İspanyol MüdahalesiCezayir’in ilk yaşayanları Araplar, Berberiler ve bedevi kavimler olup, 7’nci yüzyılda Müslümanlığı da kabul ederek sorunsuz bir şekilde bu topraklarda yaşam sürüyorlarmış. Bu rahatlık Endülüs’ü ele geçiren İspanyolların dikkatini çekmiş. Ülkenin kaynaklarına göz dikip, Afrika’da Hristiyanlığı yayma hedefiyle Cezayir’de hakimiyet çabalarına girişmişler.Cezayir’in Osmanlı Himayesi Altına Girişi: Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa’nın İspanyollara Karşı ZaferiCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih DaşgınBunun üzerine Cezayir, dönemin en güçlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı’nın Akdeniz’de bulunan donanmasından yardım talep etmiş. Bu yardımı olumlu karşılayan Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin tarafından da Cezayir İspanyollardan kurtarılarak Osmanlı Devleti’ne dahil edilmiş.Uzaklık ve Bağımsızlık Arayışı: Cezayir’de Osmanlı Otoritesinin Zayıflaması ve Yerel Yöneticilerin Fransa ile Ticaret Anlaşmaları“Gözden uzak olan gönülden de uzak olur” durumu, başkent İstanbul’dan onlarca km uzakta olan bu Osmanlı toprağı için her geçen yıl daha da fazla hissedilmiş. Yönetime getirilen ağalar, paşalar ve son olarak dayılar merkezi otoriteye itaatsizlik edip, farklı ülkelerle çeşitli anlaşmalar yapmaya başlamışlar. Bu anlaşmalardan biri de Fransa ile yapılan buğday ihracatı anlaşmasıymış.Cezayir Dayısının Fransa Krizine Tepkisi: Borç Taleplerine Yanıt Alınamayınca Fransız Konsolosuyla Yaşanan Yelpaze Olayı, 1827Cezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih DaşgınFransa, buğday ihtiyacının önemli bir bölümünü o tarihlerde Cezayir’den karşılamaktaymış. Ama iş ödemeye gelince ise pek de istekli davranmıyormuş. Dönemin Cezayir dayısı da Fransa’ya mektup yazıp, borçlarını ödemesini istemiş. İlk mektuptan sonuncusuna kadar geçen 3 yıllık sürede hiçbir mektuba cevap alınmamasının ardından, 1827 yılında Cezayir dayısının Fransız konsolosunu konağına davet edip, “neden mektuplara cevap vermiyorsunuz?” sorusuna, “Fransa kralı sana mektup yazmaz ve göndermez” demesiyle sinirlenen dayı, elindeki yelpaze ile birkaç kez konsolosa vurarak huzurundan kovmuş.Yelpaze Olayının Sonuçları: 1830’da Fransız İşgaline Uğrayan Cezayir ve Osmanlı Hakimiyetinin Sona ErişiBu olay sonucu, Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesi için beklediği fırsat eline geçmiş ve 1830 yılı ağustos ayında Cezayir’in Fransız ordusu tarafından işgal edildiği Osmanlı’ya bildirilmiş. Böylece 300 yıl süren hakimiyet sona ererek 1962’ye dek sürecek olan Fransız işgali başlamış.1962’den Günümüze Bağımsız Cezayir: Zorlu ve Kanlı Mücadelelerin Ardından Kazanılan Tam BağımsızlıkCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih Daşgın / 1962’den günümüze tam bağımsız Cezayir halkı ülkelerinin tek sahipleri ama sahipliğe giden zorlu, kanlı ve trajik mücadelelerinden bahsetmemek olmaz.Evet, Cezayir’in Fransa’ya Karşı Bağımsızlık Mücadelesi: Tarihin En Kanlı Çatışmalarından Biri ve 300 Yıllık Osmanlı Hakimiyetinin SonuGaliba bu ülke Fransa’dan çok çekmiş öyle mi? “Çok” maalesef az kalır. Belki de işgalcisinden kurtulmak için verdikleri bağımsızlık mücadelesi dünya üzerindeki en kanlı olayları yaşatmış bu ülke insanına. Hatırlarsanız Osmanlı Devleti’nin Cezayir’de süren 300 yıllık hakimiyeti 1830 yılında son bulmuş, Fransa’nın Cezayir’i işgali başlamıştı.Cezayir’in Fransız Hakimiyeti Altında Zorlu Yılları: 1847’de Fransız Üstünlüğü, Toprakların Avrupalılara Dağıtımı ve 1. Dünya Savaşı’nda Cezayirli Askerlerin Rolüİşgalin ilk yıllarında Cezayirliler ayaklansa da teknolojik üstünlüğe sahip olan Fransızlar 1847 yılında bütün ülkeye hâkim olurlar. Hakimiyetlerinin ardından da başta Fransızlar olmak üzere İspanyol ve İtalyanlar gibi Avrupalıları Cezayir’e davet ederek, halktan zorla alınan arazileri bu gelen ülke vatandaşlarına karşılıksız dağıtılırlar. Yaklaşık 30 yılda Fransa tüm Cezayir’e hâkim olur. 1870 yılında Cezayir, Fransa’ya bağlanarak Fransa’nın bir parçası haline getirilir. Ardından da Fransa’nın taraf olduğu savaşların en ön cephelerine Cezayirliler yerleştirilir. Yaklaşık 240bin Cezayir asıllı asker, Fransa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda galip gelmesinde büyük rol oynar.Fransa’nın Cezayir’deki Mezalimi ve İsyanın Başlangıcı: 1945’te Cezayir Bayrağına Açılan Ateş ve Karşılık Olarak ‘Kara Ayak’ İşgalcilere Yönelik Cezayirlilerin TepkisiCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih Daşgın / Cezayirlilerin artık sabrı kalmamıştır.Savaşın kazananı Fransa olsa da Fransa, kendi saflarında savaşan Cezayirlileri tam olarak Fransız görmez ve ilk mezalim bundan sonra başlar. 1945’te sona eren Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yapılan kutlamalarda Cezayir bayrağı açılınca, Fransız askerleri kalabalığa rastgele ateş açarak birçok insanın ölümüne sebep olur. Bu olaya öfkelenen Cezayirliler “kara ayak” olarak adlandırdıkları işgalcilerden 100 kişiyi öldürünce de ortalık iyice karışır. Olaylara karışmış karışmamış yaklaşık 40-45 bin kişi, Fransa tarafından sorgusuz sualsiz öldürülür. Cezayirlilerin artık sabrı kalmamıştır.Fransa’nın Cezayir Politikasındaki Değişiklik ve Artan Direniş: 1947’de Cezayirlilere Fransız Vatandaşlığı ve 1954’te Başlayan Bağımsızlık İsyanının Sert Fransız TepkisiCezayirlilerin artan özgürlük talepleri neticesinde Fransa yeni bir stratejiye başvurur. 1947’de yeni bir statü ile Cezayirliler, Fransız vatandaşı sayılmaya başlanır. Böylece Fransız vatandaşı olan bir Cezayirli bağımsızlıktan söz ettiği anda otomatik olarak vatan haini konumuna düşer ve yıllarca süren hapis cezalarına çarptırılır. Artık Cezayirliler için işler iyice zorlaşır. Tek çare isyandır ve bunun için hazırlıklara başlanır. 1954 yılında da tüm ülkede planlanan ayaklanma başlatılır. Başlatılır ama Fransa’nın tepkisi çok sert olur; toplu katliamlar, toplu yangınlar, baskınlar, kurşuna dizmeler, işkenceler…1957: Fransa’nın Cezayir Mücadelesini Şiddetlendirmesi ve Uluslararası Boyut: Elektrikli Çitler, Napalm, Saldırı Helikopterleri Kullanımı ve Fransa’nın Yaşadığı Siyasi-Ekonomik Krizler1957 yılında Fransızlar mücadelenin dozunu iyice artırır. Tunus’tan gelebilecek yardımları kesmek için sınırın 420 kilometresine, 5000 voltluk elektrikli çit+dikenli teller dikmenin yanı sıra, Napalm ve lav silahlarıyla, hatta Dünyadaki ilk örneklerinden biri olarak saldırı helikopteri kullanıp kaçan milliyetçileri öldürürler. Tüm bu süreç ve yaşananlar esnasında Fransa’da siyasi ve ekonomik krizler boy gösterir. Ayrıca Cezayir sorunu artık uluslararası platformlara taşınarak tüm Dünya’nın ilgisini çeker. ABD ve İngiltere gibi ülkeler, Cezayir politikasında Fransa’ya olan desteklerini yavaş yavaş geri çekmeye başlarlar.Charles De Gaulle ve Cezayir Bağımsızlık Süreci: 1959’da De Gaulle’ün Cezayirlilerin Kendi Geleceklerine Karar Vermelerine İzin Verme Kararı ve ‘Kara Ayak’ların Karşı Koyma ÇabalarıCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih Daşgın / Yüzde 99,7 Oy ile Kazanılan BağımsızlıkBu esnada Fransa cumhurbaşkanlığına seçilen Charles De Gaulle, Cezayir’deki savaşın askeri olarak kazanılabileceğini düşünse de uluslararası ortamda bu durumun savunulamaz olduğunu düşünerek, 16 Eylül 1959’da “Paris neyse Cezayir odur” anlayışından farklı olarak Cezayirlilerin kendi geleceklerine karar verebileceğini açıklar. Hani ülkeye davet edilen Avrupalılar, namı diğer “kara ayaklar” vardı ya, işte onlar Fransa’nın Cezayir’den çekileceğini anlayınca ortalığı karıştırmak adına hem Cezayirli hem de Fransızlara kanlı eylemlerde bulunarak çatışmaları devam ettirmek, bazı Fransız subayları ile darbe yapmak ve referandumlar esnasında büyük terör eylemleri gerçekleştirmek istese de amaçlarına ulaşamazlar.1962 Cezayir Bağımsızlık Referandumu ve Sonrası: Yüzde 99,7 Oy ile Kazanılan Bağımsızlık, 132 Yıllık Fransız İşgalinin Sonu ve Tarihin Karanlık YüzüGeçen bunca mücadele yıllarının ardından, nihayet 1 Temmuz 1962 referandumunda %99,7 ile Cezayirliler bağımsızlığına kavuşur ve 5 Temmuz 1962’de Cezayir Devleti kurulur. 132 yıllık Fransa işgali, ardında (tahmin edilen) 1buçuk milyondan fazla sayıda Cezayirlinin ölümünü kara bir leke olarak tarihe gömer. Çıkardıkları yasa gereği de 50 yıl bu dosyalar saklı tutulur. 50 yıl 2022 yılında dolmuş olacakken, 2011 yılında yeniden yasa çıkarılarak tekrar yasaklanır ve gizlenir. Gizlenir, çünkü Fransa kaynaklarına göre öldürülen Cezayirli sayısı 1buçuk milyon değil 400bindir, katledilen Cezayirlilerin kemiklerini sabun imalatında ve Marsilya’daki şeker rafinerisinde kullanmamışlardır, Cezayir topraklarında 17 nükleer deneme yapmamış ve Fransız güçlerinin bu topraklara döşediği mayın ve patlayıcılar hala binlerce Cezayirlinin canına mal olmuyordur…Cezayir’in Direniş ve Kararlılık Sembolü: Dünyada İki Ülkenin (Cezayir ve Fransa) Adının Geçtiği Tek Milli Marş ve Kanla Yazılan TarihiAma Cezayirliler sesleri çıktığı kadar bunu dünyaya duyurmakta kararlılar. Öyle ki dünya üzerinde milli marşında iki ülkeden (Cezayir ve Fransa) bahseden tek marş Cezayir milli marşıdır. Hatta bu marş kanla yazılmıştır! Yok mecaz değil, gerçek anlamda.Kassaman ve Mücadele Ruhu: Cezayir Milli Marşının Hikayesi – Müfdi Zakariah’ın Hapishane Duvarına Kanıyla Yazdığı Bağımsızlık Marşı“Kassaman”, Cezayir’in bağımsızlık mücadelesini anlatan Cezayir milli marşının adı. (Kassaman; “söz veriyoruz”) Fransa tarafından siyası suçlu görülüp hapishaneye atılan “Müfdi Zakariah” tarafından, kâğıt/kalem olmamasından dolayı, hapishane duvarına kanıyla yazarak kayıt altına aldığı marş.Cezayir Bağımsızlık Mücadelesinin Sinemadaki Yansıması: ‘The Battle of Algiers’ Filmi ve Etkisi – Askeri Eğitimlerde Kullanımı, Fransa’daki Yasakları ve ABD Savunma Bakanlığının Zorunlu İzletmesiCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih Daşgın / Bağımsızlık sonrası bu direnişi tüm ülke ve dünyaya duyurmak isteyen Cezayir, o dönemde bunun en iyi yolunun bir sinema filmi olacağı konusunda birleşmiş. Uluslararası alanda ve Arap dünyasında pek çok ödül kazanan, Türkçesi “Cezayirlilerin Savaşı”, orijinal adıyla “The Battle of Algiers” filmi 1965 yılından bu yana yayında. Alt üstü bir filmdir ne olabilir ki demeyin, emin olun bir filmden fazlası. Film o kadar gerçekçi çekilmiş ki, o yıllarda birçok ülkenin askeri akademilerinde ders müfredatlarında özel gösterime sunulmasından, Fransa’da gösteriminin yasaklanmasından, ABD Savunma Bakanlığı tarafından yüksek rütbeli komutanlar ve istihbarat elemanlarına izlenmesi zorunlu kılınmasından,
Hatta 1965 yılında Cezayir’de film çekimleri devam ederken, askeri darbe yapılması sırasında halkın sanki bunu filmin bir parçası sanmasından dolayı gerçekten büyük bir başyapıt. (Film çekimleri, askerin kışladan çıkıp iktidarı devirmesi operasyonunun kamufle edilmesine dolaylı biçimde yardımcı oluvermiş! Halk ve kamuoyu, kışladan çıkan askerleri ve ağır silahları, sanki film senaryosunun bir parçasıymış gibi düşünmüş. Darbe ihtimali hiç akıllarına gelmemiş) Çekimlerin neredeyse tamamının, o dönem direnişin merkezi Kasbah’ta yapılan bu filmi buralara yolunuz düşmeden önce mutlaka izlemenizi öneririm. Bu arada yolunuzu buralara rahatça düşürebilirsiniz.Cezayir’in Güvenli ve Huzurlu Yüzü: Önyargıların Aksine Güvenlik Sorunu Olmayan Ülke ve 1991-2002 Yılları Arasındaki İç Savaşın AnılarıKonum itibari ile maalesef ön yargıların istemsizce oluşacağı Cezayir sanılanın aksine güvenlik sorunu yaşamayacağınız bir ülke. Şimdi buna “z” kuşağı hariç itiraz edenler olabilir. Ne de olsa 1991-2002 yılları arasında televizyonlarda sürekli Cezayir’de süren iç savaşın görüntüleri kazınmıştı hafızalara. Yine mi savaş bu topraklarda? Maalesef evet. Fransa değil ama bu kez düşman. Düşman birbirine zıt ideolojiler, inançlar ve idealler. “Kirli Savaş” adı verilen bu savaşın, sömürgeciliğe karşı verilen direniş kadar uzun sürmemesi ve nihayet 11 yılda sona ermesiyle günümüz çehresine kavuşabilmiş Cezayir.Cezayir’in Umut Dolu Geleceği: Zorlu Mücadelelerden Güç Alarak Ülkenin Değerini Bilip Daha İyi Yarınlara Taşıma ÇabasıBu kadar büyük bir ülke, doğal olarak de beraberinde getirdiği büyük karışıklıklar, mücadeleler. Tüm bu yorgunluklara rağmen, geleceğe umutla bakan Cezayirliler bir daha asla böylesine büyük savaşlar yaşanmaması adına ülkelerinin kıymetini bilip, daha güzel yerlere getirmek için ise var güçleriyle mücadele etmekteler.Cezayir: Tarih Sever Gezginler İçin Keşfedilmeyi Bekleyen Güzellikler – Geçmişin Savaşlarının Gölgesinde Bir Turist Cenneti ve Umut Dolu Gelecek DileğiCezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf: Melih Daşgın / Özlem Daşgın Adı her ne kadar savaş kelimesi ile aynı cümlede geçse de bir turistin tercih listesinde olmasını gerektirecek güzelliklere sahip Cezayir’e hele ki tarih sever bir gezgin iseniz hiç durmayın derim.Umarım Cezayir ve halkı için gelecek, geçmişinden daha huzurlu ve aydınlık olur…
Cezayir Gezi Rehberi. Fotoğraf Melih Daşgın
Son yorumlar